1 Nisan 2018 Pazar

Lucy Keating-Bu Benim Dünyam



Lucy Keating-Bu Benim Dünyam
Biri benim hayatımı yazıyor.
 Dünyanın en garip şeyi olur. Kâğıttan bir uçak yavaşça pencereden içeri girer. Annabelle çok şaşırır. Uçak biraz havada süzülür ve sonra masasına konar. Kâğıdın üzerinde şunlar yazılıdır: Tam o anda Will, Annabellein kapısını çaldı, ona tam da o an istediği şeyi getirmişti.Ah, kafa mı buluyorsun benimle? der Annabelle. Bir süre sonra bir ses duyar.
Kapı çalıyordur. Tak, tak, tak...
 “Okuyucular karakterleri gerçek hayattan birileriymiş gibi hissedecek!”  - Publishers Weekly
 “Farklı ve tatlı bir aşk hikayesi” ALA Booklist
 “Keating’in büyülü ve eğlenceli dünyası; hayatımızın ne kadarı bizim ne kadarı da başkaları tarafından yaratılıyor diye sorgulatıyor.” Brightly.com
 “Güncel gençlik kitapları için eğlenceli bir alternatif” VOYA

Gül
Değişik bir kitap, dördüncü duvar yıkılmış.


Sibel
Yıkılmış yıkılmasına ama keşke yıkılmasaydı…



Gül
Genelde dizilerden (genelde absürt komedilerde) ve filimler ( Bkz Deadpool )e rastladığımız bir şeyi bu kitapta yapıyor.Dördüncü duvarı yıkıyor ve roman kahramanı kendisinin kurgu bir karakter olduğunun farkına varıyor.
Kitaba “Lucy Keating” girince ne oluyor oldum açıkçası ve sonrasında anlıyorsunuz. Ama Lucy ın kendi hakkında verdiği bilgiler kafamı o kadar meşgul etti ki kalkıp hayatına baktım. Meğerse Lucy abla kendisine kurgu bir hayat vermiş.Bu sadece ikinci kitabı ve filme çekilen kitabı da yok ,boşanma konusu ile ilgili bilgide bulamadım, üstelik ilk kitabını okuduğum için acılı yazan bir abla da değil.Kendi adı üzerinden bazı YA yazarlarına selam çakmış diyelim.
Kitap herkese hoş gelmeyebilir ama değişik konusu ve kurgusu benim çok hoşuma gitti ve kimi yerde epey eğlendim.Ama iki sahne çok vurucu geldi bana ki; biri yazar ve Annabella arasında geçen konuşma ,diğeri ise Annabella ve abisi arasında geçen sahne.


Sibel
Gül’ün yazdığı ‘Kitap herkese hoş gelmeyebilir’ cümlesindeki ‘herkes’ ben olabilirim =p Açıkçası şu dördüncü duvarı yıkma olayı böyle bir kitapta beni pek sarmadı. Zira bu kısım olmasa yazarın kurguladığı klasik YA hikayeside kendi başına çok hoş olabilecek bir potansiyeldeydi. Yazarın kurguya katılması o sizi (en azından beni) sürükleyen YA kurgusundan kopardı. Tamam klişeleşmiş YA konusu bu şekilde farklı hale gelmiş ama ben çok da fazla bütünleştiremedim okurken. Hatta bu yüzden bir çok yerde yağğğni şimdi bu karşı çıkışlarını yazarın yaptırmadığı ne malum şeklinde paradokslara daldım ki bu da beni iyice uzaklaştırdı hikayeden.
Yazarı ben de merak ettim.Bu kitap ve okuduğumuz diğer kitabı Hayalperver dışında başka kitap yazmadığını görünce ‘heee kendisini de uydurmuş kitapta’ deyip daha fazla araştırmaya gerek görmedim.
Bu arada kitabı okurken sürekli aklımdan geçen şuydu; Şu Whatpadd furyasıyla ortaya saçılan yazarların bu kitabı okumaları gerektiği idi. Zira kitapta kurgu hikaye yazabilmek için neler yapılmasını, nelerin bilinmesini, öyle ‘aslında sanırım ben de kitap yazabilirim’ deyip ben yazar oldum demeden önce ne gibi eğitimler alınması gerektiğini oldukça güzel anlatıyordu (doğuştan yetenekliler için sözüm meclisten dışarı).


Soldaki Gül Sağdaki Sibel :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder