9 Ekim 2017 Pazartesi

Anthony Ryan – Ateş Kraliçesi -Kuzgunun Gölgesi Serisi 3


Anthony Ryan – Ateş Kraliçesi (Kuzgunun Gölgesi 3)
Kuzgunun Gölgesi serisi sona eriyor!
“Tekrar kıpırdandığını hissettim. Sıcak çıplaklığını sırtıma dayadı ve başını omzuma koydu. Bana tutkulu bir şekilde değil, en azından hissedebildiğim kadarıyla yakınlık ihtiyacından ötürü sarılıyordu. ‘Kaybın için çok üzgünüm, şerefli efendi,’ dedi resmi bir Alpirce kullanarak. “Kardeşim Volar Yüksek Konseyi’nin en uzun süredir üyesi olan kişilerden biri, dolayısıyla Müttefik’in planlarını çoğu kişiden daha iyi biliyor. Buna rağmen bu planların gerçek doğalarını, nihai amacı göremeyecek kadar kör. Ama Müttefik’in adamları sık sık bir adamdan bahsederlermiş. Bizim gibi sonsuz yaşama sahipmiş ama bunun için Yeteneklilerin kanını içmesi gerekmiyormuş. Pek çok ömür yaşamış ve dünyayı birden fazla kez gezmiş bir adam. Müttefik, dediğim gibi, güce çekiliyor ve ölümü yenmekten büyük bir güç var mı?”
Ölümün kıyısından dönen Kraliçe Lyrna, işgalci Volar ordusunu geri püskürtmeye kararlıdır. Fakat amacına ulaşmak için sadık müttefiklerini bir araya getirmekten fazlasını yapması gerekecek ve bir zamanlar hor gördüğü Kara’nın tuhaf güçleriyle bir araya gelmek zorunda kalacaktır. Zaman, savaşı düşmanın kapısına götürme zamanıdır.
Diyar’ın Savaş Lordu Vaelin Al Sorna zafer kazanmak zorundadır. Fakat yolu meşakkatli ve uzundur. Volar ordusunun yeni bir silahı vardır: hizmetkârlarına doğaüstü uzunlukta bir ömür bahşeden gizemli Müttefik. Diyar galip gelecekse, Vaelin’in bu silahı yok etmesi gerekmektedir. Fakat öldürülmesi imkânsız birini yenmek hiç de kolay olmayacak. Özellikle de Vaelin’in efsanevi bir savaşçı olmasını sağlayan mistik gücü kan şarkısı, artık duyulmaz olduğunda…

Anthony Ryan-Kule Efendisi Kuzgunun Gölgesi Serisi 2  yorumu için tık tık 


Sibel
Serinin en az beğendiğim kitabı ama kötü de değildi tabi ki.


Sibel
Bu tarz epik fantastik kitaplarda araya bunca zaman girince insan ister istemez birçok detayı veya yan karakteri unutuyor elbette (hele ki benim gibi balık hafıza iseniz).Haliyle iki kitap arasına 1,5 sene girince de unutmak kaçınılmaz oluyor.Ancak bu sefer baya azimliydim ben 2.kitabı geneli itibariyle hatırlıyorum bu yüzden yeniden okumama gerek yok diyerek bu kitaba başladım amaaaa yaklaşık 750 bin tane yan karakter olunca (ana karakterler değil onları elbette ki hatırlıyorum) onların hepsini unutmuşum.Eee kurguda da bu yan karakterler oldukça fazla yer alınca yaklaşık 120.sayfa falan okuduktan sonra yok bu böyle olmayacak deyip kitabı kenara bıraktım ve Kule Efendisini yeniden okudum ve bitirip Ateş Kraliçesine tekrar başladım.Elbette bu şekilde olunca birçok şey daha anlaşılır hal aldı ama bu kitaptaki özellikle şu kara kutu olayını hala tam anlayabildiğimi söyleyemem. İlk iki kitapta gizli kalan birçok şey bu kitapta açığa çıkıyor ancak nedense bu kitap ilk ikisi kadar güzel ve akıcı gelmedi bana.Kan Şarkısındaki Vaelin’i özledim sürekli.Tamam yazar kurguyu bu şekilde yönlendirmiş bana laf etmek düşmez ama ne bileyim ezik bir Vaelin hoşuma gitmedi,sürekli olarak şarkısının dönmesini bekledim durdum.Bir de şu Müttefik ve Elçiler arasındaki bazı olayları mantığıma oturtamadım.7 elçi özel şekilde öldürülürken güneydeki 8.elçi normal yolla ölünce başka bedene neden gidemedi gibi.Aklıma takılan şeyleri spoiler olmasın diye yazamıyorum ama dediğim gibi özellikle o kara kutu şeysi ve müttefik olayı kafamda hala boşta dolaşıyor =D Ve final sahnesi böyle bir seriye göre çok basit ve kolay çözümlenip oldu bittiye gelmedi mi sanki…


Bir de bu serideki bazı karakterler bana Game of Thrones daki karakterleri çağrıştırdı. Eorhiller / Dothrakiler , Varitai / Unsullied gibi.
Bunun dışında muhtemelen iki kitabı arka arkaya okuduğumdan olsa gerek dikkatimi çeken bir iki hata vardı kitapta. Serinin çevirmeni başından beri aynı kişi (Barış Tanyeri) olmasına rağmen örneğin Kule Efendisinde Reva’nın adı Baş Mürebbiye iken Ateş Kraliçesinde Vali Hanıma dönmüş.Aynı şekilde Eorhillerin Bilgeliği İrfan’a dönüşmüş. Ayrıca 98.sayfa 7.bölüm adı Alornis olarak yazılmış ancak Alucius olmalıydı. Bir de sayfa 351 de 2 kadın 1 erkek yazan kısım 2 erkek 1 kadın olmalıydı.Bu kadar kalın bir kitapta bu kadar hata kadı kızında da olur denebilir ancak bu kitap için 1,5 sene beklediğimize göre böylesine göze batan hatalar da olmamalıydı bence (ki benim kadar dikkatsiz bir insan bunları fark ettiğine göre eminim ki gözümden kaçan başka hatalar da vardır).



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder