Stephanie Laurens-Al Beni Kollarına
Babasının ölümünün ardından Georgiana Hartley İngiltere’ye,
evine döndü; ancak karşılaştığı tek şey, yozlaşmış kuzeninin çirkin teklifleri
oldu. İngiltere’de tanıdığı kimse olmadığından, komşu malikânede yaşayan
yakışıklı Alton Lordu, Dominic’e sığınıp kendini onun insafına bırakmaktan
başka çaresi yoktu. Mağrur vikont, Georgiana’nın bir hanımefendinin nedimesi
olarak hayatını geçirmeye niyetli olduğunu öğrenince bu sorunu çözmeye karar
verdi fakat bu kadar masum bir genç kızla ne yapacağını bilemeyen Dominic,
çareyi
Georgiana’yı kız kardeşine teslim etmekte buldu. Günden güne güzelleşen
ve kısa sürede baloların aranan isimlerinden biri haline gelen Georgiana’nın
birçok talibi vardı fakat onun kalbi bir başkası için çarpıyordu… Aradığı büyük
aşka ulaşması için önünde kat etmesi gereken uzun bir yol vardı…
“Kitabı elime
almam için Laurens’ın adını kapakta görmem yetiyor.”
New York Times çoksatan
yazarı Linda Howard
Gül
Kitabın sonu hariç Jane Austen de yazmış olabilirdi.
Sibel
Orta karar bir kitaptı bana göre.Okuma sıranız varsa üst
sıraları hak etmez ama tümüyle liste dışı da kalmaz =)
Gül
Uzun süredir Stephanie
Laurens okumadığımı ,serinin ilk iki kitabını da okumadığımı
söylemeliyim.Sanırım en son Şeytanın Gelini'ni okuyup pes etmiştim.Stephanie’nin
yazım tarzını pek sevmiyorum.
Sibel
Stephanie Laurens’in şimdiye kadar sadece iki kitabını okudum.Biri
Şeytanın Gelini (şok olmana gerek yok Gül, beğenmişim ben ama konuyu
hatırlamıyorum ayrıııı =D ) diğeri Aradığım Sensin.O yüzden bu kitabını da
merak ettim çıktığını duyunca.
Gül
Bu kitap için sanırım Stephanie hamama gidip kafasından 40
tas su döküp,tövbe edip romanı yazmak için oturmuş.Masum olduğu için
mi sevmedim kesinlikle hayır.Romandaki “Baktım ona baktı bana gönlüm kaydı ona
“ tarzını sevmedim,hadi kızımız Georgiana 18 yaşında onda mümkün,ama 32 yaşında
Dominic’in de salak salak ortalarda gezmesi cidden bezdirici idi .Bir ara
romandaki herkesin kafasını birbirine vurup yüzlerini yeni sıvanmış duvara
sürtesim geldi.
Sibel
Bu aralar historical okumadığım için olsa gerek bir heves
başladım kitaba.Gerçi benden önce kitabı okuyan Gül’ün kusma sesleri arasında
okumaya çalışmak hayli zor oldu =D Şaka
bir yana diğer her türde kitapta ortak zevke sahip olduğum ekürimle nedense
historicalde anlaşamıyoruz.Bu kitapta ise ben Gül kadar nefret etmesem de çok
beğendim de diyemem.Sıradan,okunsa da olur okunmasa da denilebilecek bir
kitaptı bence.
+ 18 sahneleri bolca kullanan historical yazarları arasında
olan Stephanie’nin kitapta olayı masumane öpüşmeden ileri götürmemesi,Gül’ün
‘yazar bu kitabı hacca gittikten sonra yazmış her halde’ tespitine kahkahalarla gülmeme sebep oldu =D
Aaa bir de serinin 3.kitabıymış ama anladığım kadarıyla
kitaplar birbirinden farklı konular ve karakterlerle ilgili olduğu için illaki
sırasına göre okunmasının gerek olmadığını düşünüyorum.
Serinin Türkçe ye çevrilmiş kitapları |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder