Samantha Young - Jamaica Caddesi
Dublin Caddesi’nde Joss ve Braden’ın aşkıyla baştan çıkmıştınız...
Londra Caddesi’nde Johanna ve Cameron ile ihtirası
doruklarda yaşamıştınız...
Jamaica Caddesi’ndeyse, Olivia ve Nate ile tutkularınızı
nasıl yaşayacağınızı öğreneceksiniz.
Annesinin ölümünden sonra yepyeni bir başlangıç için
Edinburgh’a taşınan Olivia,
konu erkekler olunca, onlarla konuşmayı bile beceremeyen
içine kapanık bir kızdı.
Nate ise, yakışıklılığının farkında, istediği her kızı
tavlayabileceğinden emin havalı bir İskoç’tu.
İkisi çok yakın dost oldular; Joss, Braden, Johanna,
Cameron, Adam ve Ellie’yle birlikte çok eğlendikleri bir arkadaş grubu
kurdular. Her şey yolunda gidiyordu.
Ta ki bir gün Olivia korkularını yenmeye karar verip,
Nate’den, istediği erkeği nasıl elde edeceğini ona öğretmesini isteyene kadar.
Nate gaddar bir öğretmendi... Olivia çok başarılı bir
öğrenci.
Gül
Hala seride favorim ikinci kitap.
Sibel
Diğer iki kitap kadar sevmedim.
Gül
İlk kitapta Joss’a sinir olmuştum, Braden’ı da öküz
bulmuştum. İkinci kitapta kıza sinir olmanız olası ama nedense bana daha
ayakları yeri basan bir kitap gibi gelir. Daha gerçekçi. Bu kitapta da o havada
kalma duygusu var nedense. Bazı şeylere kafam takıldı ( adamın işi gibi ).Çeviri
de sıkıntı var ,ne dedi bu seviyesinde olan yerlerde var ,daha azı olan
yerlerde.
Kitabın sonunda Elie
ve Adam’ın noveli var (Until Fountain Bridge). Tek onların kitabı basılmadığı
için mutluyum. Ben seriyi üç kitap sanıyordum ama sağ olsun yazar, gittikçe vıcık vıcık olan bu insanların, şu anda ergen olanlarına da kitap
yazmış.
Sibel
Üç senenin sonunda kitabın çıkacağını duyunca önce sevindim
haliyle ama onca aradan sonra ilk iki kitabı neredeyse tümüyle unuttuğumu fark
edip (sadece beğendiğim kalmış aklımda) her ikisini de yeniden okudum. Yine çok
sevdim iki kitabı da (Ben Joss’u da Braden’ı da seviyorum bu arada ;) ).
Neyse büyük heyecanla Jamaica Caddesine başladım. Konu
klişeden ölüyor elbette ama yazarı severim, serinin önceki kitaplarını da
sevmişim. O yüzden konunun klişe olması hiç de umurumda olmadı. Kitabı Gül
benden önce okudu ve bana çeviride sıkıntı var gibi dediğinde ‘aman boş ver
artık çok takılmıyorum ben çeviri olayına’ demiştim. Ancak bu kitapta olay kötü
çeviri ile kalsa iyiymiş. Bütün kitap harf, isim, iyelik ekleri hataları ve ne
dediğini anlayamadığınız cümlelerle dolu. Buraya yazayım örnek olsun diye
kenara sayfa numaralarını not almaya başlamıştım ama bir süre sonra liste o
kadar uzadı ki ondan da vaz geçtim. Bütün bu hataların kitabın genelinde ve
sürekli olması benim çok da heyecanla başladığım hikayeden git gide soğumama
sebep oldu. Üstüne bir de Olivia’nın sümsüklüğü tuz biber ekince kitap
benim için hayal kırıklığı oldu açıkçası.
DEX Yayınlarını bizi bu kitap için 3 sene beklettikten sonra bu kadar özensiz bir baskıyla karşımıza çıktıkları için kınım kınım kınıyorum…
Kitabın sonundaki Elie ve Adam’ın novellasını daha çok beğendim bu arada. Ama novellanın isminin okuduğumda petunyamla güldüm resmen. Çeşmeliköprü Caddesi... Kaptan 10 liradan Çeşmeliköprü bir öğrenci bir tam =D =D =D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder