Holly Black - Buzkentin En Soğuk Kızı
“KİMSE HOLLY BLACK
GİBİ YAZAMIYOR. BUZKENT EN SEVDİĞİM FANTASTİK ROMAN MEKÂNLARINDAN BİRİ OLDU.” -
John Green
Buzkent tüyler ürperticiydi. Tana bunu herkesten iyi biliyordu.
Görkemli bir kafes, tehlikeli bir hapishaneydi. Lanetliler ve onlarla eğlenmek
isteyenler için kusursuz bir mezarlıktı. Tana’nın dünyasında Buzkent denen,
duvarlarla çevrili şehirler vardı. Karantinaya alınmış canavarlarla insanların
yaşadığı Buzkentler, av ve avcının bir arada olduğu kanlı bir hapishaneydi. Ve
Buzkent’in kapısından bir kez içeri girince, bir daha çıkamazdınız... Tana son
derece sıradan bir partinin sabahında uyandığında, kendini cesetlerin arasında
bulacaktı. Korkunç katliamdan onun dışında iki kişi daha sağ kurtulmuştu.
Tana’nın sevimli eski erkek arkadaşı ve korkunç bir sır saklayan, gizemli bir
genç adam. Tana; üçünün de hayatını kurtarmak için bildiği tek yolu izleyecek,
doğruca Buzkent’in dehşet verici kalbine gidecekti.
“Zengin bir atmosfere ve
karmaşık karakterlere sahip müthiş bir hikâye.”
VERONICA ROTH, “Uyumsuz
Üçlemesi”nin yazarı
“Karanlık bir şölen. Okurken heyecan ve tedirginlikten
yerinizde duramayacağınız bir roman.”
–Entertainment Weekly
Gül
Klasik vampiler geri döndü ,yaşasın ! Bunlar güneşte
parlamıyor ,yanıyor. Herkesin beğeneceğinden %100 emin olmadığım ama benim
sevdiğim bir kitaptı.
Sibel
Yeni tarz değil de senelerdir bildiğimiz vampir klişeleri
ile anlatılan,bana azıcık True Blood’ı çağrıştıran değişik konusu olan bir
kitaptı.Ben beğendim açıkçası.
Gül
Kitapla ilgili karışık duygular içindeyim,belki de azıcık
karışık bir kitap olduğu için.Düz bir zaman çizgisinde ilerlemiyor.Tek Tana nın
değil başkalarında gözünden okuyoruz zaman zaman ama şimdiki zamanı anlatan hep
Tana ,geçmişe bakışlar var o yüzden karmaşık diyorum kitap için .
Sibel
Bu konuda beni de uyarmıştın ama belki de o uyarının
etkisiyle daha dikkatli olduğumdan zorlanmadım okurken bu geçişlerde.
Gül
Klasik bildiğimiz
kurallara uyan vampirler yazdığı için yazar zaten kalbimi kazandı.Tana güçlü
bir kız o da kitabın bir artısı,yapması gerekeni söylenmeden “neden ben ?” diye
isyan etmeden yapıyor ve problemler karşısında çözüm buluyor ,tabii ki
geçmişindeki olaylar onu etkiliyor .Gavriel
vampir gibi vampir .Azıcık deli.Kızımızın eski sevgili
Aidan bildiğin fırlama ama kötü diyemem.
Bir aşk romanı değil orası kesin YA soslu vampir romanı diyebiliriz. Gavriel
ve Tana nın başbaşa oldukları sahneler o kadar az ki aşk romanı demek çok
zorlama olur.
Her ne kadar seri olmasa da seri olabilecek potansiyel var
kitapta.Başka yazar olsa bu kitapla başlayan en az 3 kitaplık seri
çıkartırdı.Herkesin beğeneceğinden %100 emin olmadığım ama benim sevdiğim bir
kitap oldu
Sibel
Bones,Edward falan gibi bir vampir
bekliyorsanız,beklemeyin.Bu kitaptaki vampirler eskiden bildiğimiz vampir
özelliklerine sahip (Güneşte yanmalar,sarmısaklar,tahta kazıklar vs gibi.) ve öyle delicesine karizmalara da sahip
değiller.Ayrıca kitaptan aşk romanı beklentiniz varsa onu da yapmayın.Hiç aşk
yok diyemem,ucundan azıcık tadımlık var sadece.Ama ilgi çekici,devamını merak
ettirici bir aşk.Hatta bu yüzden kitap bittiğinde yaaaa Tana ve Gavriel’in
aşkını anlatan bir devam kitabı olsaydı keşke dedim.
Değişik konusuyla sıkılmadan beğenerek okuduğum bir kitap
oldu Buzkentin En Soğuk Kızı.
Sadece kitabı okurken bazı betimlemelerden nedense aklıma
hep True Blood geldi.Hatta Lucien’in olduğu her sahnede gözümün önünde Eric’in
(Alexander Skarsgård) suratı canlandı =)
Her kahraman kendi hikayesinin kötü adamıdır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder