J.A. Redmerski – Kuğu ve Çakal
“Muazzam bir kitap daha”
-The Book Enthusiast-
“Kesinlikle çok çarpıcı.
Beklentilerimin çok ötesinde.”
-Nikki Arivel Larazo-
“Başından sonuna kadar harikaydı.
Bir sonraki kitabı dört gözle bekliyorum.”
-Catherine Duffy-
Fredrik Gustavsson hiçbir zaman
aşka inanmamış ve kimsenin karanlık hayatını kabul edebileceğini düşünmemiştir.
Ta ki en az kendisi kadar tekinsiz Seraphina’yla karşılaşana dek... Fredrik ve
Seraphina beraber dopdolu iki sene geçirmiş ve aşkın en karanlık halini
tatmıştır. Fakat bir gün Seraphina Fredrik’i geride bırakıp kayıplara karışır.
Gelgelelim Fredrik Seraphina’yı
bulmaya kararlıdır. Fredrik’in elindeki tek koz ise Cassia adında, hafıza
kaybı yaşayan masum bir kızdan başkası değildir. Fredrik’in Cassia’nın
yaşananları hatırlaması için çabalamaktan başka şansı yoktur. Ve bu esnada hiç
umulmadık olaylar yaşanır ve Fredrik kendini türlü açmazın içinde bulur.
Katiller Çetesi’nde macera Sarai
ve Izabel’in ardından devam ediyor, gerilim iyiden iyiye tırmanıyor. Kuğu ve
Çakal J.A. Redmerski’nin dünya çapında büyük yankı uyandıran serisinin üçüncü
kitabı.
İlk kitap yorumu için tık tık
İkinci kitap yorumu için tık tık
Sibel
Diyebileceğim tek şey ‘Amaaaannnnn…..’
Gül
100. sayfa sonrasında epeyce güldüm.
Sibel
Yazar kitabın başında bizi şöyle uyarıyor ; ‘Katiller çetesi
suç,merak,gerilim,sır,psikolojik gerilim ve bazen de romantik gerilim gibi
kategorilere ayrılabilir.’ Bu uyarıya kitabı okuduktan sonra benim verdiğim
tepki aynen şöyle oldu ‘Hadi canımmmmm’ Yani ablacım neden bu kadar iddialı
konuşuyorsun. Serinin ilk iki kitabını kanımın son damlasına kadar polisiyesi
çok iddialı olmayan dark romance bir kitap bu diyerek savundum.Ama bu üçüncü
kitapta yapılan bu uyarıdan ve okuduğum hikayeden sonra savunacak hiçbir şey
bulamıyorum.Yani bir karakter ve seri bu derece kötüleştirilebilirdi.
Aslında
tüm hikaye Fredrik ve Cassia’nın arasında yaşananlar ama serinin adı ‘Katiller
Çetesi’ olduğu için yazar demiş ki salt aşk hikayesi olamaz içine suç vs de
eklemeliyim.Ama eklenen detaylar cidden o kadar kötüydü, kurgudaki suç ve
gerilim o kadar mantık hatalarıyla ve saçmalıklarla doluydu ki bir ara ne alaka
bu şimdi,haydaaa ama 1 sayfa önce başka bir şey demedi mi bu adam şeklinde
okudum. Hele koskoca örgütün 50 bin dolara iş alması (bir de iyilik için 20 bin
dolarlık iş de alıyorlar =P) karşısında ‘Ayyyyy yazık Victoruma parası
kalmamış,bu kadar ucuza iş almaya çalışıyor’ dedim resmen (hayır bu piyasadaki
rayiçleri bilmiyorum elbette ama yıllarca Robert Ludlum falan okuduk, 50 bin
dolara silahını temizlemezdi oradaki suikastçılar =P )
Yazarın sır dediği şeye de
artık o kadar alıştık ki daha hikayenin başında sırrın ne olduğunu kolaylıkla
tahmin ediyorsunuz. Yazarın yaptığı tek doğru hareketse en azından aşk her şeyi
çözer klişesini kullanmaması oldu.
Sonuç itibari ile serinin beğenerek okuduğum ilk iki
kitabından sonra bu üçüncü kitap beni hayal kırıklığına uğratıp Gül karşısında
boynumun bükülmesine sebep oldu =P
Ve kitap bittikten sonra ne mi yaptım? Sinemaya gidip
keyifle John Wick 2’yi seyredip sonrasında eve dönüp Tom Wood’un Suikastçı
kitabını okuyup kendime geldim =D
Gül
Benim kusacağım her şeyi kusmuş zaten Sibel.
İlk yüz sayfayı " hadi düzelecek hadi " diye okudum ama
yukardaki parlak ayakkabılarla kız tavladı cümlesi beni o kadar güldürdü ki o
kadar olur .Bundan bir şey çıkmayacak diye elimden bırakıp işlerimi
halletmeye sokağa çıktım
Spolierrr
Meğer kitap o noktadan sonra komedi kitabına dönüşüyormuş , Fredrik
‘in bulduğu dahiyane işkence yöntemi ,20.000 ve 50.000 dolara insan öldürmeler ki
öldürmüyorlar öyle ,yazar bunların çok “zeki “ olduklarını kanıtlamak için
saçma sapan bir olayda çözdürüyor.Len siz suikastçısiniz ,adam masum mu değil
mi size ne.Bir de herkesin Fredrik
kadının eline bıçak sapladığında “ sen kendinde değilsin “ deme sebebinide
anlamadım ,bu adamın işi işkence değil mi ? Kadının eline bıçak sapladı diye bu
hayretler içinde kalmak nedir arkadaş .
Kitapta arada "Bu yazardan mı yoksa çevirden mi acaba" diye düşündüğüm yerler vardı.Ama ingilizceden bire bir karşılaştırmalı okumadığımdan çeviri ile ilgili bir şey diyemem derken şu cümleyi okuyunca tüm saçmalamanın yazara ait olduğunu düşündüm nedense
İlk iki kitapta dedim
,ama kaale alınmadım =P, yazar
suikastçı yazmıyor , karikatürünü yazıyor diye.Bunca zaman bu konu ile alakalı
filim seyretmiş kitap okumuş bizim gibi bünyeler yemez bunları .
İçimde kalmasın İzabel ya sen ne uyuz bir insansın .
Kitabı okuyunca Sibel ( Temsili ) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder