Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin
başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dâhil olmaya karar
verdi.
-S.J. Watson-
"Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika
bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u." -Terry Hayes-
"Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir
roman."
-Lisa Gardner-
"Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu
psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!"
-Publishers Weekly-
"Nefesleri kesen bir ilk roman. En dikkatli okurlar
bile, Hawkins olayları teker teker açığa çıkarıp, aşkın ve takıntının şiddetle
olan kaçınılmaz bağını ortaya koyarken şaşırmaktan kendilerini
alamayacaklar." -Kirkus-
"Trendeki Kız, her şeyi anladığınızı düşündüğünüz an
sizi farklı bir sürprizle karşılıyor."
-Entertainment Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)
Gül:
Gerilim değil
bence,polisiye soslu psikolojik roman.
Sibel :
Kitabın reklamlarını okuyup acayip gaza gelip,okurken bu
muymuş yani diye tepki verdim.Tam da Gül’ün dediği gibi bir kitaptı.
Gül
Açık ve net gerilim türünü ne okurum ne de izlerim ,o yüzden
kitap tanıtımındaki gerilim adı azıcık beni rahatsız etti.Ama eküriniz bunu
okumak istiyorum diye tutturunca yapacak çok şey kalmıyor
Ama dediğim gibi kitap gerilim değilmiş o yüzden sorun
olmadı.
Özet pek açıklayıcı değil,kısaca ; Bu alkolik ( ya da alkol tiryakisi mi
desem ?:) ) Rachel bacımız her gün tren yolunun yakında evi olan bir bir çifti izlemektedir ve onlara kendince
isimler ve bir hayat verir.Çiftin başına ne geldiğine söylesem mi ? Ya da
kalsın .Kitap ilerledikçe anlıyoruz ki bu çifti öylesine seçmemiş.Eski evinin
yakınlarında oturuyorlar,bir nevi onları kendi ve eski kocasının yerine koyuyor.
Kitap üç bayan karakter üzerinden anlatılmış.Böylece her
açıdan, her bir bakış açısı ile öğreniyoruz.İçlerinden en zayıf kalan sanırım
Anna , davranışlarının sebebini pek anlamadım doğrusu.
Her üç karakterinde bunalımları var ,sorunları var bir süre
sonra sizde bunalmaya başlıyorsunuz.Ben kitabın sonunu tahmin ettim ,Sibel de
bildi.Çok polisiye okumadığım için , çok kolay olduğu için mi bildik aşırı
mı zekiyiz emin değilim.
Yurt Dışı Kapağı |
Sibel :
Zamanında gerilim,polisiye çok sever ve
okurdum.Sonraları yav hayatım gerilim zaten,bir de üstüne kitabını okuyup ne
gericem kendimi mantığıyla uzak kaldım bu türden.Ama kitabın reklamlarını
okuyunca (*New York Times Çok Satanlar
listesine çıktığı hafta 1.sıradan giriş yaptı ve hâlâ 1.sırada.*Amazon ve
Goodreads’de Ocak 2015’in En İyi Kitabı seçildi. *Washington Post, iBooks Çok
Satanlar listelerinde 1. Sırada…..gibi ) bunu bende okumalıyım diye heyecan
yaptım.Vee evet Gül’e de okuması için baskı yapmış olabilirim =p Olayın komedisi ben bu kitabı nedense polisiye,gerilim algılayarak okumaya başladım.Halbuki kitap psikolojik gerilimmiş.Gerilim lafını duyunca kendiliğinden polisiyeyi yapıştırıvermişim. Belki bu beklenti yüzünden kitaptan hiç keyif almadım.Çünkü kitabın polisiye kısmı çok zayıftı.Yarıya gelmeden katilin kim olduğu belli oluyordu.Yazar karakterlerin psikolojilerini, takıntılarını vs çok iyi ve detaylı anlatmıştı.O kadar ki ben gerilmekten ziyade sıkıldım okurken. Neyse belki polisiye olduğu yönündeki algı hatamdan dolayı ben bu kitabı pek beğenmedim. Psikolojik olarak da gram gerilmedim =D Kitapta gerildiğim tek şey;alanında otorite sayılan bir sürü insanın beğendiği bir kitabı ben nasıl zorla okurum,acaba bende bir tuhaflık mı var? dı :P
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder