Susan Mallery – Tatlı Aşk
İlk aşktan daha tatlı bir şey olabilir mi?
Bunu Claire Keyes'e sormayın. Yirmi sekiz yaşındaki dâhi piyanist bırakın âşık
olmayı, bugüne dek kimseyle flört bile etmemiştir. Kariyerinin peşinde
koşmaktan aile ve arkadaşlarına zaman ayıramayan Claire, ailesinin pastanesini
ve iki kız kardeşini de yıllardır ziyaret etmemiştir.
Ancak şimdi bir kardeşi hasta, diğeri ise kayıptır ve yumurta bile kıramayan
Claire, hasta bakıcı rolünü üstlenmekte kararlıdır. Yapılacaklar listesinin
başında kız kardeşleriyle sıkı bir bağ kurmak, âşık olmak veya en azından
şehveti tatmak vardır.
Yakışıklı ve sert görünüşlü Wyatt bu amaca uygun gibi görünmektedir. Genç adam
farklı dünyalara ait olduklarını söyleyip dursa da Claire'in yanındayken tek
düşünebildiği keki fırına vermektir. Claire tatlı diliyle bu ateşli adamı
yatağına ve yaşamına alabilecek midir?
"Mallery'nin şimdiye kadarki en iyi kitabı. Karakterler ve birbirleriyle
kurdukları ilişkiler, hikâyenin temelini sağlamlaştırıyor."
-Likesbooks.com -
"Bundan daha dâhiyane ve seksi bir romans yazılamaz."
-Debbie Macomber-
Sibel :
Susan Mallery’yi severim.Türkiye’de yayınlanmış Lone Star
Sisters serisinin tamamını ve Marcelli serisinin 2 kitabını (ne yazık ki
serinin devamını çıkartmadı yayınevi.Bunu da ayrıca kınıyorum…) okumuş ve
beğenmiş biri olarak Tatlı Aşka da özetine falan dikkat etmeden başladım .Ancak
Türkiye’de yayınlanmamış diğer serileri de öyle mi bilmiyorum ama okuduğum
diğer iki seri ve başlayan bu yeni seri hepsi aynı şablonla yazılmış.3 veya 4
kız kardeş ve 1 tane üvey-gayrı meşru erkek kardeş.Gerçi bu seride erkek kardeş
yoktu,pardon.Ama onun dışında herşey o kadar benzer ki.Kız kardeşler arasındaki
sevgi, çekişmeler,ayrılıklar,sorunlar vs hep aynı tarz.En küçük kız kardeşin
sorumsuz,başına buyruk olması falan heppp aynı.Tamam konular farklı olabilir
ama şablon aynı olunca insan biraz rahatsız olmuyor değil.
Gelelim bu kitaba.Kitaba aşk hikayesi diye başladım ama
genel olarak bakıldığında aile içi dram gibi bir şey çıktı karşıma.Dram derken
ağlamalı,burun çekmeli tarzından değil de kardeşler arasındaki
ilişkiler,çekişmeler,anlaşmazlıklar vs tarzı.Kitabın anca üçte birinde aşk
hikayesi vardı.Geri kalan kısmında üç kız kardeşi anlatıyordu.Yani aşk kısmı bu
kitapta yan hikaye gibi kalmıştı.
Kitap Claire’in hikayesi hesapta ama bolca diğer kız kardeş
Nicole’ü de okuduk (hatta ben Nicole’ü daha çok sevdim).Bu kadar negatif
gelebilecek laftan sonra sanmayın ki kitap kötü.Yazarın kalemi, anlatımı iyi
olduğu için okunup gidiyor sayfalar.Kardeşler arası konuşmalar,verilen cevaplar
falan hep çok mantıklı.Evet harbi yaa ben olsam ben de öyle derdim,hissederdim
vs oldum hep okurken.Gerçi bir tek Claire’in yaptıklarını yapamayabilirdim
sanırım.Acayip azimliydi aile kavramına tutunmak konusunda.Kapıdan kovulsa
bacadan giren koala modunda birşeydi.Ben olsam on kere dönüp giderdim herhalde =)
Bir de bu yazarların kek,pasta fırınlı hikayelere ilgisi
nedir arkadaş.Başka meslek,iş yok mu Amerika’da?Yeminle tanıtımda fırın
lafını görünce kusmak geliyor artık içimden =)
Neyse sonuç olarak kitaba aşk romanı beklentisiyle
başlamazsanız,hoşunuza gidebilecek duygusal bir kız kardeşler hikayesi olarak
beğenerek okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder