Sylvain Reynard-Kuzgun
Raven zamanını, Rönesans sanatının ince işlerini restore
eden Floransa’daki Uffizi Galerisi’nde geçirir. Galerideki meslektaşlarıyla bir
partiye katılır ve eve bırakılma fikrini reddeder. Bu kararının, gelecekte kendisi ve
arkadaşları üzerinde oluşturacağı büyük etkilerinin farkında bile değildir.
Bazı kadınlar gecenin ilerleyen saatlerinde Floransa
sokaklarında tek başına yürümeyi endişe verici bulabilirler ama Raven’in bu tür
korkuları yoktur. Sağ bacağı diğerinden daha kısa ve ayağı, doğal olmayan bir
açıyla dışa doğru kıvrıktır. Güzel olduğu söylenemez.
Gecenin karanlığında evsiz bir dilencinin hırpalanıp
dövüldüğünü görünce müdahale etmek ister, saldırganların yeni hedefinin kendisi
olacağını bilmeden. Yırtıcı bir hayvan
misali gülümseyen adam onu yakalamalarını emreder. Raven, olabildiğince hızlı
ilerlemeye çalışsa da, adamlar geyiğin etrafını saran kurtlar misali ona
yetişerek etrafını sararlar.
Masumiyeti çalınmış, vücudu hırpalanmış yarı çıplak bir
kadın taş bir duvarın önünde yerde yatarken Prens onu evine getirir.
Cassita Vulneratus…
Raven duyduğu tuhaf sesle uyandığında vücudunda inanılmaz
bir değişiklik yaşadığının farkına varır. Aynaya baktığında o eski halinden en
ufak bir eser olmadığını görür. Teni yumuşacık ve mükemmel, yara veya dikiş
izlerinden eser yok. Göğüsleri daha sıkı ve daha dik. Vücudunun şekli bir kum
saati gibi, ince bir beli ve hafifçe dışa çıkıntı oluşturan kalçaları… Parlak
ve kuzguni saçları…
Halüsinasyon görmediğinden emin olunca işe gitmeye karar
verir.
Uffizi’ye döndüğünde hiç kimse kendisini tanımaz. Kayıp
olduğu bir haftalık süreçte Uffizi, tarihindeki en büyük soygunlardan birini
yaşamıştır. Paha biçilmez Boticelli tabloları kaybolmuştur.
Polisin baş şüpheli olarak baktığı Raven, suçsuz olduğunu
kanıtlamak ve kendisini temize çıkarmak için Floransa’nın en zengin ve gizemli
kişisini araştırmaya çalışır.
Aradığı kişiyi bulduğunda bambaşka bir dünyaya ait olduğunun
da farkına varır.
Gül
Şapşal bir kız ve ergen bir vampir .
Sibel
Vampir tarihinin açık ara en salak kadın karakteri olabilir
Raven.
Gül
Spolier ın dibi …
Canım cicim ve en sevdiğim vampir Vlad Ateş Lanetinde
“Sinemada biz vampirleri ya kana susamış seks manyağı olarak ya da melonkolik
aseksüel tipler olarak çizerler” diye bir yorumu vardı.Kitaptaki abi ikisini
birden olmaya çalışıyor,olamıyor.Az buz değil abi 700 yıllık vampir, bir havan
bir tavrın olur di mi. Cıkss sanki ergen , ayağını yere vuracak diye
bekledim.700 yıldır buradasın aga yapacak ne kadar önemli işlerin varmış ne
sinema seyret ne tv in olsun ve salak bir kız tutturunca oturup seyret.
Kız ne kadar mı salak ; abi buna vampir kanı verince bu
gayet fit oluyor yaralarından
kurtuluyor.Bizim kız kalkıp doktora gidiyor .Bir sabah uyansanız ve en az 20 kg
hafif ve topal ayağınız iyileşmiş olsa bunun bilimle mi alakası olduğunu mu düşünürsünüz yoksa doğa üstü bir olaya mı bağlarsınız ?
Adam neredeyse hiç yalan
söylemiyor kızın ilk şüphelendiği adamın mafya olduğu , ki adam vampir olduğunu
söylediğinde hala adama Baba filmini seyrettirip sen seversin diyor ,basmıyor kafa.Adam kan içiyorum dediğinde bulduğu cevap adamın yamyam olması .Alacakaranlık
bile okumamış demek ki. Bilim insanı ya ,yaptığı da tablo restorasyonu ileri
tıp falan değil.
GR deki puanına bakınca insanın beyni duruyor ( Sibel ve benim sayemde sanırım 4 un altına düştü 3,99 ) acaba çeviriden falan mı bu kadar kötüydü diye düşünürken bizim gibi tek yıldız vermiş insanlar olduğunuda gördüm,çünkü aslında çeviri gayet iyiydi ama karakterler var ya karakterler çok kötüydü çok.Hatta başka kitapta sevip bu kitapta ortaya çıkan karakter ( tamam tamam Gabriel) bu kitapta uyuzun tekiydi.
Sibel
Yazarın Gabriel serisini zamanında okuyup beğenmiş biri
olarak bu kitabının çıkacağını duyunca heyecan yapmadım desem yalan olur.
Kitaba başladığımda ilk sayfalardan beni içine çeker gibi oldu, dedim hah güzel
bir şey okuyacağım sanırım.Aklımdan bu düşünce geçtikten birkaç sayfa sonra ise
‘neeee haaaa nasıl yaniiii’ diye resmen kahkahalar atmaya başladım. Arka kapak
özetinde de yazdığı gibi kızımızın bacağı sakat,gözleri bozuk,oldukça kilolu ve
bakımsız biri.Fakat bir gün bir uyanıyor bu yazdıklarımın hepsi
iyileşmiş.Düşünün öyle hafif bir topallık değil çocukluğundan beri
süregelen bir sakatlıktan bahsediyoruz.Ve abla bir uyanıyor bacağı sakat değil,neredeyse
yarı kiloya düşmüş, görüşü düzelmiş o derece yani.Bunları fark ediyor ve tepkisi
‘heyyy yaşasın artık koşabiliyorum’ oluyor.Şimdi insan buna gülmezse neye
güler.Hadi kız süzme salak böyle tepki veriyor diyelim samimi arkadaşları,iş
yerinden tanıdıklarına ne demeli.’Kızı tanımakta zorlanıp, Raven ne oldu sana’
falan diyorlar ama ciddi anlamda sorgulayan falan yok.Yavvvv kız hepi topu 1
hafta ortalıktan kayboluyor. Nasıl rahat insansınız hepiniz de bütün bu
değişikliklerin 1 haftada olmasını normal karşılıyorsunuz.Eeeee tabi hal böyle
olunca ben de makaraları koyveriyorum.Kurgudaki bu absürdlükler bununla kalsa
iyi.Tüm hikaye boyunca öyle saçma sapan şeyler oluyor ki bir noktadan sonra
artık kahkahalarınıza inanın engel olamıyorsunuz.
Gül’ün yazdıkları dışında bunlar da benim gözüme
takılanlardan bazıları =D
*Kız kimlikte yazan gerçek adı olan Jane’i kullanmayıp
yerine Raven ismini kullanıyor Floransa’da.Ama diplomasında da Raven
yazıyor.Takma isimle diploma mı olur yavv…
*Prens’e soruyor tedavimi nasıl yaptın diye adam önce simya
kullandım diyor,bir süre sonra vampir olduğunu söylüyor.Ama kızımız nedense
simyaya inanıp vampir olmasına inanamıyor (hatta insan kaçakçılığı,yamyamlık
gibi bilimum saçma sapan şeylere bile inanıyor,yeterki vampir olmasın =D ).
*Şimdi kızla arkadaşı Bruno saldırıya uğruyor, Prens kızı
olay yerinden kaçırıyor.Sebebi polisler sen yaptın sanır.Ulan saldırganlar
Bruno’yu amele sümüğü gibi duvardan duvara sektiriyorlar kızın yaptığını neden
düşünsünler kiiiiii…
*Prens nedense sürekli kızın gerçek adı olan Jane’i
kullanıyor (Cassita demediği zamanlarda) ,kız da her seferinde benim adım
Raven diye düzeltiyor.Sonra bir yerde William kıza Cassita dediği zaman içinden
‘hımmm bak gerçek adımı bile bilmiyor’ diye düşünüyor ki ben o noktada hönkk
oluyorum =D
*Birde en güldüğüm sahnelerden biri şimdi bunlar
yatıyor,sabah oluyor kızımız uyanıyor.Bakıyor Prens yatakta değil balkon
kapısının önünde çıplak durup buna bakıyor.Sonrasında konuşmaya başlıyorlar.
Kız yatakta adam balkon kapısının önünde.Ama nedense adam konuşurken ha bire
bir önünü bir arkasını dönüyor kıza (popo manzarası sunuyor).Ama fırıldak
gibi.Yavvvv bir sabit dur da konuşsana…
Ben bu kitabı neredeyse 15 günde falan bitirdim ve azim
ettim yarım bırakmadım zira yazar daha neler saçmalamış diye merak ettim =DKitaptan bu karizmada vampirler beklerken |
Bu karizmaya sahip bir vampirle karşılaşıyorsunuz |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder