Lauren James – Bir Sonraki Hayatımız
Sevdiğiniz insanı kaç kere
kaybedebilirsiniz?
Katherine ve Matthew’nun kaderinde asırlar boyunca tekrar tekrar doğmak vardı.
Her seferinde birbirlerine umutsuzca âşık oluyor ve trajik bir şekilde ayrılığı
tadıyorlardı.
Belki de bir sonraki hayatlarında her şey farklı olacaktı…
***
“Eğlenceli, romantik ve okumadan duramayacağınız bir roman.”
–The Bookseller
“Komik, benzersiz, tutkuyla ve tehlikeyle bezenmiş, kesinlikle bağımlılık yaratacak
olan Bir Sonraki Hayatımız, yılın en iyi
gençlik romanlarından biri. James okurlarını tanıyor ve deneyimli bir yazarın
güveniyle ve eksiksiz hayal gücüyle yazıyor.
Kendine saygısı olan hiçbir genç bunu kaçırmak istemez!”
–Lancashire Evening Post
“Bu kitabın bitmemesini istedim ama aynı zamanda çiftin, Katherine’in de
‘dehşet verici, güzel dans’ olarak tarif ettiği üzere, tarihin farklı
dönemlerinde neden tekrar tekrar ortaya çıktığını öğrenmek istedim. Kitabın,
soruların cevaplandığı ve okuru büyük bir sürprizin beklediği sonu da
mükemmeldi. Bu yetenekli genç yazarın yazacağı kitapları okumak için
sabırsızlanıyorum.”
–The Scholl Librarian
“Gerçek aşk ve reenkarnasyon üzerine eğlenceli, sürükleyici ve inanılmaz
yaratıcı bir hikâye.”
–Louise O’Neill, Kusursuzlar’ın yazarı
Sibel
Oldukça değişik bir konusu olan kitap ama keşke sonunu anlayabilseydim =p
Sonunu anlasam Olmuş derdim |
Sibel
Şu zamandaki paradoks olayına bir türlü kafam basmadığı için zaman
yolculuklu kitapları çok sevmem. Bu kitaba içinde zaman şeysi olduğunu
bilmediğim için başladım (bilseydim okumam demezdim ama en azından okuma
listemin alt sıralarına inerdi). Anladığımda ise kitap bir şekilde ilgimi
çektiği için de yarım bırakamadım.
Kurgu tam olarak zamanda yolculuk şeklinde
değildi gerçi sizi yanıltmayayım. Ama tam olarak nasıl açıklayacağımı da
bilmediğimden (ve işin aslı ne olduğunu tam olarak anlayamadığımdan) bu konuda
daha fazla saçmalamak istemiyorum. Aynı kadın ve erkek karakter 4 farklı
zamanda isimlerinde çok az farklılıklar ve aynı görünüşleri ile varlar. Ve bu
dört farklı karakterin yaşadıklarını ve sonunda da bir şekilde ortak bir
noktadaki açıklamasını okuyoruz. Okumasına daaaa ben işte o son kısımdaki olayı
tam anlayamadığım için kitap bittiğinde ‘neeee hıııı nasıl yaniiii’ şeklinde
kaldım. Seri olduğu için 2.kitabın İngilizce özetini okuyup anlamaya çalıştım
ancak oradan da bir şey anlayamadım doğrusu. Ne zamanki ikinci kitap Türkiye’de
basılır ben de okurum,o zaman anlayabileceğim aslında olay neymiş diye sanırım
(ki ondan da çok emin değilim =D )
Veeee bir tane de takıldığım detay;
Dört farklı zamanda geçen hikaye yazmak elbette zor ama sayfa 183 teki
telgraf kağıdı üzerinde sene 1854 olmasına rağmen ‘Lütfen bu formun arkasına
gönderenin telefon numarası ya da adını,adresini yazın.’ diye bir ibare var ki
1854 te henüz telefon icat edilmediği için bu baya zor olacaktır =p
Kitabın orjinaline baktığımda aynı ibare duruyor (demek ki bu sefer
çevirmenin günahı yokmuş =D )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder