9 Eylül 2018 Pazar

Sibel Okuyor



Vi Keeland, Penelope Ward – Narsist

Jenny Han – Yaz Hep Bizimle Olacak 
Summer Serisi 3




Vi Keeland, Penelope Ward – Narsist

New York Timesta dört hafta boyunca birinci sırada kalan bir aşk hikâyesi.
Gün, her zamanki gibi başlamıştı.

Tren koridorunun öbür ucundaki adam beni büyüleyene dek.
Küçük dağları o yaratmış gibi telefonda birine bağırıyordu.
O takım elbiseli, kibirli adam kendini ne sanıyordu, Tanrı mı?
Aslında bir tanrıya benziyordu. O kadar.
Durağı geldiğinde aniden kalkıp gitti. O kadar aniydi ki telefonunu düşürdü.
Telefonunu ben almış olabilirim.
Tüm fotoğraflarını karıştırmış ve birkaç numarayı aramış da olabilirim.
Geri verecek cesareti toplayana kadar gizemli adamın telefonunu günlerce tutmuş olabilirim.
Şehrin öbür ucundaki havalı şirketine kendimi sürüklediğimdeyse beni görmeyi reddetti.
Ben de telefonu küstah pisliğin ofisine bıraktım.
Bu arada telefonunda edepsiz bir fotoğraf bırakmış olabilirim.
Mesaj atmasını beklemiyordum.
Konuşmalarımızın bu kadar ateşli olmasını beklemiyordum.
İkimiz ancak bu kadar zıt olabilirdik.
Fakat zıt kutuplar hakkında ne söylediklerini bilirsiniz.
Yüz yüze geldiğimizde, birbirlerini çekmekten daha fazlasını yaptıklarını keşfettik: Biz, birbirimizde kaybolduk.
Sürüklendiğim macera beni tamamen hazırlıksız yakalamıştı. Bu macera bittiğinde kendimi bulduğum yere hazır olmam da mümkün değildi.
Her güzel şeyin bir sonu vardır, değil mi?
Bizim sonumuzsa tahmin edilemezdi.
•••
“Vi Keeland ve Penelope Ward kalplerimizi çalacak yeni bir narsist piç yarattılar ve bu seferki takım elbise giyiyor: En sevdiğim. Graham Morgan’ı önce ben gördüm. Kesinlikle okumalısınız!” —Laurelin Paige, New York Times çoksatan yazarı
“Graham ve Soraya’ya bayıldım! Bu kitap bittiğinde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Baştan sona tahmin edemediğim sürprizlerle dolu, muhteşem bir hikâyeydi. Bu iki kadının kalemi gerçekten çok güzel, hem de romantizmi yazabiliyor ve bunu o kadar iyi yapıyorlar ki bir sonraki çalışmalarını dört gözle bekliyorum. Narsist benden beş tam yıldız aldı!” —Raine Miller, New York Times çoksatan Yazarı
“Vi Keeland ve Penelope Ward, günümüzün en başarılı aşk hikâyesi yazarlarından ikisi. Daha önce ikisinin de kitaplarını okumuştum ve 2016 yılının en sevdiğim kitapları arasına girmişlerdi; birlikte kitap çıkardıklarını görünce dayanamayıp hemen okudum ve size de aynısını tavsiye ederim! Bu kesinlikle yeni favorilerim arasında!” Aestas Book Blog




Sibel
Her şey neden bu kadar hızlı ? Yarıdan sonra kitaba neler oldu ? Sen böyle pasta yapmayı nerden öğrendin =P


Vi Keeland’ın Türkiye’de yayınlanan iki kitabını da sevince bu kitabı da hemen aldım haliyle ve büyük bir hevesle okumaya başladım. Kitabın ilk yarısı her şey acayip hızlı gelişse de (Hayır anlamadığım zaman sınırı yok, azıcık zamana yayarak yaşasalar daha inandırıcı olmaz mı aşkları? Yazarların bu acelesini anlayabilmiş değilim) geneli itibari ile eğlenceli ve akıcı bir üslupla ilerliyor ki en sevdiğim tarz oluyor kendileri (sadece o deli sert abimiz Graham’ın 3 saniyede sütlaca bağlaması dışında) . Fakat kitabın tam da yarısından sonra hem anlatım tarzı hem de kurgusu direk Yeşilçam’a falan dönüşüyor (Spoiler olmasın diye fazla bir şey yazmak istemiyorum bu konuda).
Şimdi şu bir kitabı iki yazarın nasıl yazdığı konusu hakkında hiç bilgim yok. Mesela biri bir yere kadar yazıyor sonra diğeri mi devam ediyor ya da ikisi başından sona birlikte mi yazıyorlar vs vs vs. Penelope Ward’ın Türkçeye çevrilmiş kitapları olmadığı için yazarın tarzını bilmiyorum ancak kitabın bu ikinci yarısından sonraki değişiminin (Vi Keeland’ın okuduğum her iki kitabındaki kalıptan yola çıkarak) sorumlusunun Penelope olduğunu düşünmek istiyorum. Kitabın sonlarına doğru PW’nin Cocky Bastard kitabının kahramanının (Chance Bateman) kurgunun içinde yer alması da (tabi biz kitabı okumadığımız için oradaki göndermelerden, keçi olayından falan bir şey anlamadık) bu ikinci kısmın PW tarafından yazıldığı kanımı pekiştirdi (Gerçi VK’de arkadaşına kıyak geçmiş olabilir tabeee =P ).


Bir de kurgunun iki yazar arasında bölünmesinden kaynaklı mı bilmem günlerin ilerleyişi ile de ilgili sıkıntı vardı bana göre (atıyorum gidişata göre Pazar olması gerekirken Pazartesi olması gibi). Bu arada Büyükannenin ameliyatına kimse gitti mi? Kim ilgilendi o kadıncağızla? Arada kaynadı gitti zavallıcık =D




Jenny Han – Yaz Hep Bizimle Olacak 
Summer Serisi 3

Isabel hayatında yalnız iki kişiyi sevdi.
Conrad ve Jeremiah Fisher.
Biri kalbini kırdı, diğeri onu hayal bile edemeyeceği kadar mutlu etti. Ama iki kardeşin de sakladığı bir sır var ve Isabel artık ikisinden birini seçmek zorunda.
Son iki yıldır birlikte olduğu Jeremiah’nın, ruh eşi olduğundan emin. Neredeyse. Conrad ondan kolayca vazgeçerken Jeremiah, Belly’nin doğru kişi olduğunu başından beri biliyor. Ancak Belly ve Jeremiah birbirlerine sonsuza dek söz vermeye kalktıklarında Conrad, elindekinin son şansı olduğunun farkına varıyor.
Belly’ye onu sevdiğini söylemezse onu sonsuza dek kaybedecek.
Belly ise Jeremiah ve Conrad’a karşı hissettikleriyle yüzleşmek zorunda.
Bu yaz kaçınılmaz son onu bekliyor.
İki kardeşten birinin kalbini kıracak.

(Akıcı dili nedeniyle olmuşa yakın)

Sibel
İlk iki kitap için yaptığım yorumların aynısını buraya copy/paste yapabilirim. Yani akıcı anlatım, yaşının karakterleri vs vs. Sadece Belly salaklaşmış baya. Tüm değişiklik bu =D Bunun dışında çok da yazacak bir şey yok. Bu kitapla seri bitti. Tam yaza uygun (oku/unut) bir seri.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder