Lucy Keating-Bu Benim Dünyam
Biri benim hayatımı yazıyor.
Dünyanın en garip
şeyi olur. Kâğıttan bir uçak yavaşça pencereden içeri girer. Annabelle çok
şaşırır. Uçak biraz havada süzülür ve sonra masasına konar. Kâğıdın üzerinde
şunlar yazılıdır:
Tam o anda Will, Annabelle’in
kapısını çaldı,
ona tam da o an istediği şeyi getirmişti.
“Ah,
kafa mı buluyorsun benimle?” der Annabelle. Bir süre sonra
bir ses duyar.
Kapı çalıyordur. Tak, tak, tak...
“Okuyucular
karakterleri gerçek hayattan birileriymiş gibi hissedecek!” - Publishers Weekly
“Farklı ve tatlı bir
aşk hikayesi” ALA Booklist
“Keating’in büyülü ve
eğlenceli dünyası; hayatımızın ne kadarı bizim ne kadarı da başkaları
tarafından yaratılıyor diye sorgulatıyor.” Brightly.com
“Güncel gençlik kitapları
için eğlenceli bir alternatif” VOYA
Gül
Değişik bir kitap, dördüncü duvar yıkılmış.
Sibel
Yıkılmış yıkılmasına ama keşke yıkılmasaydı…
Gül
Genelde dizilerden (genelde absürt komedilerde) ve filimler
( Bkz Deadpool )e rastladığımız bir şeyi bu kitapta yapıyor.Dördüncü duvarı
yıkıyor ve roman kahramanı kendisinin kurgu bir karakter olduğunun farkına
varıyor.
Kitaba “Lucy Keating” girince ne oluyor oldum açıkçası ve
sonrasında anlıyorsunuz. Ama Lucy ın kendi hakkında verdiği bilgiler kafamı o
kadar meşgul etti ki kalkıp hayatına baktım. Meğerse Lucy abla kendisine kurgu
bir hayat vermiş.Bu sadece ikinci kitabı ve filme çekilen kitabı da yok
,boşanma konusu ile ilgili bilgide bulamadım, üstelik ilk kitabını okuduğum
için acılı yazan bir abla da değil.Kendi adı üzerinden bazı YA yazarlarına
selam çakmış diyelim.
Kitap herkese hoş gelmeyebilir ama değişik konusu ve kurgusu
benim çok hoşuma gitti ve kimi yerde epey eğlendim.Ama iki sahne çok vurucu
geldi bana ki; biri yazar ve Annabella arasında geçen konuşma ,diğeri ise
Annabella ve abisi arasında geçen sahne.
Sibel
Gül’ün yazdığı ‘Kitap herkese hoş gelmeyebilir’ cümlesindeki
‘herkes’ ben olabilirim =p Açıkçası şu dördüncü duvarı yıkma olayı böyle bir
kitapta beni pek sarmadı. Zira bu kısım olmasa yazarın kurguladığı klasik YA
hikayeside kendi başına çok hoş olabilecek bir potansiyeldeydi. Yazarın
kurguya katılması o sizi (en azından beni) sürükleyen YA kurgusundan kopardı.
Tamam klişeleşmiş YA konusu bu şekilde farklı hale gelmiş ama ben çok da fazla
bütünleştiremedim okurken. Hatta bu yüzden bir çok yerde yağğğni şimdi bu karşı
çıkışlarını yazarın yaptırmadığı ne malum şeklinde paradokslara daldım ki bu da
beni iyice uzaklaştırdı hikayeden.
Yazarı ben de merak ettim.Bu kitap ve okuduğumuz diğer
kitabı Hayalperver dışında başka kitap yazmadığını görünce ‘heee kendisini de
uydurmuş kitapta’ deyip daha fazla araştırmaya gerek görmedim.
Bu arada kitabı okurken sürekli aklımdan geçen şuydu; Şu
Whatpadd furyasıyla ortaya saçılan yazarların bu kitabı okumaları gerektiği
idi. Zira kitapta kurgu hikaye yazabilmek için neler yapılmasını, nelerin
bilinmesini, öyle ‘aslında sanırım ben de kitap yazabilirim’ deyip ben yazar
oldum demeden önce ne gibi eğitimler alınması gerektiğini oldukça güzel
anlatıyordu (doğuştan yetenekliler için sözüm meclisten dışarı).
Soldaki Gül Sağdaki Sibel :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder