Stephanie Laurens-Mutluluk Yemini
Lenore, kırsalda babasına bakarak geçirdiği sessiz sakin
hayatından son derece memnundur ve evlenmek gibi bir niyeti yoktur. Göz önünde
olmamayı tercih ederek çevresine karşı ilgisiz kalmaya çalışır. Ama boşuna!
Her ne kadar Lenore kendini garip gözlüklerinin ve
umursamadan topladığı saçlarının arkasına saklasa da muhteşem güzelliğini
kapatamaz. Kadınlar konusunda kötü bir şöhrete sahip olan karşı konulmaz
Eversleigh Dükü Jason onu fark eder.
Lenore’un gizlediği gerçek benliğini gören Jason, onun
kalbini yumuşatmaya kararlıdır ve bu yüzden ona karşı beslediği duygularında
oldukça ısrarcı davranır.
Yazdığı tarihi aşk romanlarıyla New York Times, Publishers
Weekly, Wall Street Journal, USA Today’de en çok satan kitaplar listesinde yer
alan Stephanie Laurens eşi ve iki kızı ile birlikte Avustralya’da yaşamaktadır.
Gül
Okurken sıkıntıdan patladım
Sibel
Çok iyi değil ama gideri var.
Gül
Stephanie Laurens yazım stilinden hoşlanmam. Neden okudun o
zaman derseniz Historical olması yüzünden bu ara pek çıkmıyordu. Stephanie
ablanın romanları da ikiye ayrılır
1)Azgınlık döneminde yazdıkları
2)Tövbe sonrası yazdıkları
Bu ikinci kısımdan ; ama bence bu yüzden sıkıcı değil
,kitapta bir şey olmuyorrrrr.Kız dünyanın en sıkıcı kızı, abi desen güya kadın
uzmanı ama kızın duygularından habersiz olduğu için küsüp küsüp duruyor. Sürekli
bir “kuzum “ lafı okuduğunuz için bir yerden Hülya Koçyiğit çıkacak ve
ağlayarak yan yan koşup yatağına atlayacak diye bekliyorsunuz. Ama sonunda
sıkıntıdan patlasam mı bayılsam mı diye düşünüp duruyorsunuz.
Sibel
Benim yazarla alıp veremediğim bir şey olmadığı için ve
historical özlemim sonucu hevesle başladım kitaba. Genellikle historicallerde
ille bir olay çözülmeye çalışıldığı, hayati tehlikeler vs ler atlatıldığı için
ve bu kitapta bu tarz şeyler kurgulanmadığından bence hiçbir şey olmuyormuş
gibi duruyor. Ve işin açıkçası macera soslu historical sevmediğimden bu şekilde olması özellikle
hoşuma gitti. Sıradan, sakin bir kurgu ve ben çok da sıkılmadan okudum
bitirdim.
Şu ‘kuzum’ lafında benim de içime fenalıklar bastı. Jason
her kuzum dediğinde pıffftttt oldum resmen =D (Hülya Koçyiğit benzetmesi
iyiymiş, sesli güldüm =D )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder