Karen Marie Moning – Alev
MacKayla Lane, ölümcül kitap Sinsar Dubh’a karşı verdiği büyük mücadelenin işe
yaradığını sanıyor. Oysa kötülüğün pençesi, hiç olmadığı kadar yakınında.
Baştan çıkarıcı, doymak bilmez Fae ile insanların arasındaki duvar
yıkıldığında, ölümsüzler, gezegeni mahvetmeye başladı. Dublin artık bir savaş
alanı. Şehir, Kırağı Kral’ın buzlarından arınıp ısındıkça hararet artıyor,
tehlikeli sınırlar aşılıyor ve tutkuların alevi ortalığı kızıştırıyor.
Mac’in güvenebileceği tek kişi tehlikeli ölümsüz Jericho Barrons, ancak onların
arasındaki tutkulu bağ bile ihanetle sınanacak.
Burası hayatta kalmanın hiç bitmeyen bir mücadele gerektirdiği, iyi ve kötünün
birbirine karıştığı ve her ittifakın bir bedelinin olduğu, vahşi bir dünya. Ve
Mac, karanlık güçlere karşı girişeceği destansı savaşında kime güvenebileceğini
seçmek zorunda.
“Bir düşmanın seni yenmesinin iki yolu vardır,” demişti. “Ölürsün. Ya da
denemekten vazgeçersin. O Zaman da ölürsün.”
Sibel
Ben Barrons’u mangal yaparken bırakmışım beynimde =D
Gül
Barrons un her türlü gideri var ama …
Sibel
Ateş serisi 5.kitapta bittiğinde ağlamaklı olmuş biraz daha
Barronsss diye hıçkırmış olsam da sanırım beynim hikayeyi orada bitirmiş benim
için.Neden böyle diyorum deli heyecanla beklemiş olmama rağmen bu kitapta Mac
ve Barrons’u okurken eskisi kadar keyif alamadım.Sanki sönmüş,bitmiş bir şeyi
yeniden canlandırmaya çalışmak gibi geldi bana.Hatta çoğu okurun (mesela Gül
=p) sevmemesine rağmen benim sevdiğim Dani’nin sahnelerini daha bir heyecanla
okudum resmen. Keşke Ryodan ile Dani daha fazla olsa bile dedim bir ara.Haaaa
Mac olmasa bile Barrons’u yeniden aramızda görmek ayrı bir zevk o ayrı ama
kitabın geneli bir sürü farklı karaktere bölünerek anlatılınca da onun
sahneleri de azıcık az kalmıştı sanki. Elbette 8.kitabı da çıkar çıkmaz hevesle
alıp okurum ama eskisi kadar sabırsızlıkla bekler miyim çıkmasını bilmiyorum .
Gül
5. kitabın sonunda bir aile saadeti ile bitirdiğimizden olsa
gerek kafamda kitabı bir şekilde sonlamışım.Ya da 5 kitap boyunca Sinsar Dubh
un peşinde koşan çiftimizin az buçuk bir sona kavuşmasından olsa gerek bitti gözü ile bakmışım.Ya da yaşlandım ; Gölge
Ateşi çıktığında direk Artemis e gidip almış o gün durduğum her anda okumuştum
.Bu kitapta ise öğle saatlerinden elime geçen kitaba ancak akşam başlayabildim.
Serinin başlangıcındaki bir kitapta birkaç bölümde
halledilebilecek bir konuyu bir kitap boyunca sürdürünce hali ile ara nağmeler
yapması gerekmiş yazarın .Barrons la Mac ın herkesin ortasında kavga
etmesi,Ryodan ın Lor u karşısında alıp Dani hakkında uzun uzun konuşması (
artık kesin, ben sessiz kendini ortaya dökmeyen adamları seviyorum ) ,Dokuzların
hepsine münasıp kısmetler bulunmaya çalışılması vs vs bunlar hep bahsettiğim
ara nağmelere örnekler.Belki de diğer kitapları hikaye kimseye bölünmeden
sadece Mac ın ağzından anlatıldığından bu kadar sevdik.Üstekinin aksine ben Mac
ve Barrons sahneleri daha çok olsun isterdim.Ama şu da var ki bu kitapta
anlatılan hikayelerin içinde en çok merak ettiğim Kral ın hikayesi oldu.
Elbette 8. kitap çıktığında alıp okuyacağım ,hiç bir şey
olmasa seri manyaklığım var ki ne olursa olsun Karen Marie Moning ın bu seride
okumaya değer bir yazım tarzı var .Ama seriyi biraz daha heyecanlandırması
gerekiyor sanırım .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder