Nalini Singh-Başmeleğin Öpücüğü
Lonca Avcısı serisinin bu ikinci kitabında, okurun
güzelliğin ve kana susamışlığın hüküm sürdüğü ve meleklerin her şeyin hâkimi
olduğu bu dünyadaki yolculuğu devam ediyor.
Vampir avcısı Elena Deveraux, bir yıllık komadan uyandığında
değişmişti. Artık, kanatları gece yarısı ve şafak renklerinde olan bir melekti.
Ama Elena’nın vücudu hâlâ kırılgandı ve uçabilmek için iyileşmesi gerekiyordu.
Son derece çekici bir şekilde tehlikeli sevgilisi Başmelek Raphael ise
geçmişten bugüne hep “benim” dediklerine karşı korumacı ve kontrolcü olmuştu.
Ne var ki, Elena söz konusu olduğunda otoritesi hiçbir işe yaramıyordu…
Birbirlerini henüz anlamaya başlamışlarken Raphael, bir
diğer başmelek olan Lijuan’dan bir balo davetiyesi almıştı. Bu daveti
reddetmenin ölümcül sonuçları olabilirdi; bu yüzden Raphael, balonun olacağı ve
onları korkunç bir kâbusun beklediği Pekin’e gitmeden önce Elena’nın uçmasını
sağlamalıydı. Çünkü kadim ve merhametsiz Lijuan, ölülerin gücünü taşıyordu ve
özellikle Elena için korkunç planları vardı…
"Her şeyiyle muhteşem!!!" -New York Times çoksatan
yazarı Gena Showalter
“Meleklerin gizemli dünyası, Nalini Singh’in gün geçtikçe
kendini geliştiren yeteneğiyle bir araya geliyor… Serinin ikinci kitabı için
raflarınızda yer açsanız iyi edersiniz!” – Romantic Times (Top Pick)
“Başmeleğin Öpücüğü, Nalini Singh’in ne kadar eşsiz bir
yetenek olduğunu gösteriyor…” – Book Binge
“Baş döndürücü, eşsiz, şaşırtıcı, büyüleyici ve muhteşem.” –
Errant Dreams Reviews
“Nalini Singh, Başmeleğin Öpücüğü’nde gerçekten kendini
aştı! Lonca Avcısı serisi sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacak.” – Romance
Junkies
Gül
Çok uzun zamandır bekleyenleri var ,onlardan biri değilim
açıkçası ama onlardan olsam sanırım hayal kırıklığına uğrardım.
Sibel
İkinci kitap çıkmadan ilk kitabı okumayanlardan biri olarak
derim ki iyi ki okumamış ve senelerce çıkmasını beklememişim.
Gül
Uzun süre önce
okuyanlardanım ilk kitabı, ama nedense
beni o kadar çarpıp parçalamamış herhalde , çokta aman ne zaman ikincisi
çıkacak olmamıştım.Ama ikincisi çıkınca okudum tabii ki.
İlk kitapta da, bu kitapta da baş karakterler beni çok fazla
cezbetmedi açıkçası,neden bilmiyorum ,hikaye kötü değil yazım kötü değil(
yabancı yayınlarının çevirisi kötü bence ) ama her nedense hikaye beni bir türlü içine çekemedi.Yani kitabı okurken
şalteri indirip “aman ne olacak” manyaklığına kapılamıyorum.
İlk kitaptan farklı olarak Elena’nın kırılganlığı hikaye
gereği olsa da "Hadii ama " fantastik
bir kitap bu , ".... yaptılar ve iyileşti iki
dakikada uçtu " dese yazar aramızda hangimiz "Olmaz yeni melek olan insanlar en az sekiz ay uçamaz " der ki ayrıca
kadın türünün ilk ve tek örneği ,yataktan kalkıp uçsa kitaptaki melekler bile " Olmaz çok saçma uçamaz " diyemezler, yok ki örneği.Bu iyileşme meselesi "yatalım ,yatamayız" manyaklığını da
peşinde sürekliğinden iyice saçma sapan
hale geliyor.
Kitap " iyileştin, uçtun,uçamadın ,kondun ,yatalım
,yatmayalım vs " meselesi etrafında o kadar çok dolanıyor ki diğer asıl olay
geride kalıyor.Asıl meselenin cart diye çözülmesi de bu yüzden sanırım .
Sibel
Çok uzun zamandır Meleklerin Kanının methini duyuyorum çok
güzel diye.Ama ne yazık ki devam kitabı çıkmadığı için okumaya hiç
niyetlenmemiştim (zaten devamı çıksın diye bekleyip çürüdüğüm bir sürü seri
kitap var).Ne zaman ki ikinci kitabın çıkacağını duydum işte o zaman dedim
artık tamamdır, ben de okuyabilirim.Seriyi Yabancı Yayınlarının devam
ettireceğini öğrenince her iki versiyonu da okuyanlardan gelen ilk kitabı
Artemis’ten çıkandan okuyun tavsiyelerini dinlemeyip onu da yenisinden
okudum.İlk kitabı beğendim ancak çevirideki günümüzde kullanılan hesapta sokak
ağızı kelimeleri okuyunca keşke tavsiyeleri dinleseydim demiştim.Ve ne yazık ki
bu kitapta da çevirmen inatla aynı tarzı devam ettirmiş.Yani tamam çevirmen
birebir,motomot bir çeviri yapmasın arada Türkçeye de uyarlasın ama zıbarmak,yıkılıyorrr
, zılgıtı çekmek nedir arkadaşım.Bunların orijinal İngilizce karşılıklarını
cidden merak ettim =D
İlk kitapta sizi kitaba bağlayan hem kadın hem erkek
karakterlerin güçlü özellikleri ve onlar arasındaki cinsel gerilimi o hikayede
yaşayıp bitirmiş,en sonunda muratlarına erdiklerinde hep beraber toplu bir
nefes almış,olayı kapatmıştık.Ama yazara belli ki yetmemiş olacak ikinci
kitapta da aynı gerilimi sürdürmeye çalışmış.Bunun için de aman Elena iyileşsin
de Raphael ile rahat rahat düdüşsünler diye bekliyoruz bütün kitap
boyunca.Gül’ün de dediği gibi fantastik hikaye yavv bu dur azıcık melek züpçüğü
sürelim hooop iyileştin deseler aaaa inandırıcı olmadı mı diyeceğiz melekleri
kabullenip okuyan bizler =p Ama tabi bu şekilde olsaydı hikaye diye de bir şey
kalmazdı sanırım.
Sonuç itibariyle oldukça sıradan bir kitaptı bana göre.İyi
ki ilk kitabı seneler önce okuyup sabırla beklememişim. Yoksa bu kitap benim
için ciddi bir hayal kırıklığı olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder