Karen Marie Moning- Buz
MacKayla Lane yıllarca Karanlık Fae’ye karşı savaştı. Ancak
savaşma sırası artık cesur Dani “Mega” O’Malley’de. Dani şimdiye kadar hep
kendi kurallarıyla oynadı. Ne var ki devir değişti ve Dani’nin en büyük kuralı,
hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapmak! Ender görülen yeteneklere ve gücü
tartışılmaz Işık Kılıcı’na sahip olan Dani, kendini Unseelie’lere karşı
koruyabilecek az sayıda insandan biri. Yine de beklenmedik bir şekilde buza
hapsolan insanlarla çevrili bu yeni dünyada kendini koruyabilecek mi?
Dublin’in en baştan çıkarıcı gece kulübü buzlarla örtülünce,
Dani’nin kaderi, kulübün ölümsüz sahibi Ryodan’ın insafına kalacak. Dani bir
yandan kurşunlardan, sivri dişlerden ve yumruklardan kaçarken bir yandan da
korkunç pazarlıkların ortasına düşüp sevgili Dublin’ini kurtarmak için çaresiz
iş birlikleri yapmak zorunda. Yoksa tüm şehri buz gibi bir son bekliyor.
“Mükemmel bir hikâye. Zeki, cesur ve dokunaklı bir başarı.”
Gül
Kitap güzel, süper ama Barrons yok.
Sibel
Mac ve Barrons’a kavuşana kadar ağıza bir parmak bal çalmak
misali yazarın bizi oyaladığı bir kitaptı ama yine de beğendim.
Gül
Kitaba kötü dersem çarpılırım …yok çarpılmam ama ayıp olur.Okuduğum o kadar kötü kitap
varken kitap kötü değil.Hatta akıcı
,güzel kotarılmış ve çevrilmiş bir hikaye ama işte olayın aması var.
Aranızda Mentalist i seyreden var mı bilmiyorum Dizinin ilk
4,5 sezon Red John’un peşinde olan ekibi seyretmek çok güzel ve zevkliydi ama
ne zaman Red John yakalandı ,dizi
amacını tamamladığından ilerleyeceği bir yer olmayınca ara bölümler seyrettik.
.Bu kitapta öyle , beş kitap boyunca Mac ve Barrons la Sinsar Dubh peşinde koşulup yakalanınca, ne yapacaklarını
bulamamışlar gibi,ara bölüm olmuş .Durun iki dakika kafayı toplayıp nereye
gideceğimiz bir bakalım gibi.
Birde ortada 14 yaşında bir kız olunca yazarın başarısı
olarak ergen kafasında olması bazı yerlerde içinizin bayılmasına sebep
oluyor,artı yine 14 yaşında bir karakterin etrafında birinde açıkça diğerinde
hafif ilgisi olan yaşlı adamlar olması beni
rahatsız etti.Bunu söylediğimde arkadaşımın( hayır Sibel deği) “ 14
yaşında kız çatır çatır adam öldürüyor rahatsız olmuyorsun buna mı rahatsız
oluyorsun” dedi .O an aklıma gelmemişti şimdi geldi “ama onlar canavarrrr”
Velhasılı kelam şu ki güzel kitap ama Mac ve Barrons ,onları
özlüyorum.Burned ı sabırsızlıkla bekliyorum .
Sibel
Dile kolay,yeni kitap için tammmm 1,5 senedir
bekliyoruz.Artemis tüm ısrarlarımıza,şikayetlerimize, yalvarmalarımıza rağmen bize
acımadı,bu kadar zaman bekletti bizi.En sonunda Buzun çıkacağını duyduğumda
gözümden bir damla yaş akıttığımı söyleyebilirim.Elbette ki bu kitapta Mac ve
Barrons’un olmayacağını biliyordum ama en azından Burned’e bir adım daha
yaklaşmış olmanın mutluluğu paha biçilemezdi.Bazı arkadaşlar gibi Dani’ye sinir
olmadığım için de kitabı okurken baş rolde olmasından çok fazla rahatsız
olmadım.Ama ne yalan söyleyeyim kitap akıcı,güzel olsa da önceki kitaplarda ki
tahmin edilememe durumu yoktu bu hikayede. Şimdi o sorunu şöyle çözecekler,
zaten onlara bir şey olmaz ki vurdum duymazlığı gibi bir çok şeyin gidişatını
görebiliyordunuz.Ama elbette ki bu durum
benim açımdan hikayeyi sıradanlaştırmadı.
Ryodan ve Christian’ın Dani’ye ilgileri beni hiç rahatsız
etmedi.Bir kere Ryodan koca kitap boyunca sadece bir kere Dani’ye olan ilgisini
o da sözsel olarak belli etti ki bu rahatsızlık vermekten ziyade sevimli geldi
bana.Diğer taraftan Christian’ın Dani’ye olan ilgisi ve takıntısı ilerde
Ryodan’la güzel sahnelere sebep olacak diye düşünüyorum (Gerçi bu durum biraz
Barrons vs V’Lane’in halini andırmıyor da değil ).
Ve itiraf ediyorum hikaye boyunca Dani’nin bir şekilde Peri
çukurlarından birine düşüp oradan birkaç yaş büyümüş olarak çıkmasını ummuş
olabilirim =p
Sonuç itibari ile Buz Ateş serisi kadar olmasa da beğenerek,
sıkılmadan okuduğum bir kitap oldu. Umarım Burned için Artemis bizi bir bu
kadar daha bekletmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder