Claire Legrand - Öfkelidoğan
Geçit düşecek.
Zamanın geldiğini biri kan, diğeri ışık olan
iki insan Kraliçe’nin doğumuyla anlayacaksınız.
İki Kraliçe yükselecek.
Yedinin gücünü taşıyacaklar. Kaderinizi
ellerinde tutacaklar.
Suikastçılar en iyi dostunu pusuya düşürdüğünde, Rielle Dardenne onu kurtarmak
için her şeyi riske atar ve böylece kehanetteki kraliçelerden biri olabileceği
gerçeği su yüzüne çıkar. Ya ışık ya da kan kraliçesi olacaktır… Güneş Kraliçesi
olduğunu kanıtlamak için, Rielle yedi elemental büyü sınavından geçmek
zorundadır. Başarısız olursa öldürülecektir… Tabi önce sınavlar onu öldürmezse!
Bin yıl sonra, Kraliçe Rielle efsanesi Eliana Ferracora için bir peri
masalıdır. Ölümsüz İmparator için ödül avcılığı yapan Eliana, annesi ortadan
kaybolana dek dokunulmaz olduğuna inanmaktadır. Annesini bulmak için asilerin
teğmeniyle iş birliği yapan Eliana, imparatorluğun kalbindeki kötülüğün hayal
ettiğinden daha korkunç olduğunu keşfedecektir.
Rielle ve Eliana bin yıla yayılan kozmik bir savaşta mücadele ederken,
hikâyeleri kesişecek, aralarındaki şok edici bağlantılar sonunda hem onların
hem de dünyanın kaderini belirleyecektir.
“Claire Legrand’ın elemental büyü, efsanevi tanrısal yaratıklar ve zalim
suikastçıların hüküm sürdüğü uçsuz bucaksız epik bir dünyada geçen Öfkelidoğan’ı, büyüleyici hayal
gücüyle bağımlılık yapıyor. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir roman! Farklı
dönemlerde kendi savaşlarını veren iki öfkeli kraliçenin üzerine kurulmuş bu
hikâyeyi okurken heyecandan yerinizde duramayacaksınız!”
―Kendare Blake, Three Dark Crowns serisiyle New
York Times’ın çok satan yazarı
“Claire Legrand’ın Öfkelidoğan üçlemesi,
kitaptaki melekleri kadar karmaşık; alımlı ve bir o kadar da güzel, dengesiz ve
bir o kadar da ölümcül. Zarif, görkemli bir aşk ile kanlı bir savaş; değişen
tarih akışı, belirsiz kehanetler ve git gide büyüyen karakterlerle o kadar
mükemmel bir şekilde dengeleniyor ki, her bölüm bir öncekinden daha çekici bir
hal alıyor. Öfkelidoğan baştan
çıkarıcı, enfes bir kitap.”
“Öfkelidoğan kitabını elimden
bırakıp uyumaya çalıştım… Sonra kalktım ve okumaya devam ettim. Destansı bir
anlatım, sonsuz bir hayal gücü ile bu kitap sizi ele geçirecek ve onu asla
elinizden bırakamayacaksınız.”
―Amie Kaufman, Illuminae Dosyaları ve Benim
Uzak Yıldızım ile New York Times’ın çok satan yazarı
“Claire Legrand’ın Öfkelidoğan epik
destanı, birbirinden son derece farklı iki büyüleyici genç kadının, etkileyici
kötü karakterlerin, bitmek bilmeyen bir aksiyonun ve insanın adeta kalbini
sıkıştıran bir romantizmin bir araya geldiği Genç Yetişkin fantastik
üçlemesinin başlangıcı. Olağanüstü bir kitap!”
― Morgan Rhodes, Falling Kingdoms serisi ile New
York Time’ın çok satan yazarı
“Sürükleyici ve karmaşık Öfkelidoğan, iki
kraliçenin hikâyesiyle aklınızı başınızdan alıp kalbinizi ele geçirecek!”
―Roshani Chokshi, Yıldızlara Sarılı Kraliçe ve
A Crown of Wishes ile New York Times’ın çok satan yazarı
“Güzel, acımasız, yürekleri durduran hikâyesiyle, Öfkelidoğan kendinizi
kaybedeceğiniz bambaşka bir dünya! Silahlarınızı hazırlayın, bu dünya çok
tehlikeli!”
― Laini Taylor, Strange the Dreamer ve Duman ve
Kemiğin Kızı üçlemeleri ile New York Times’ın çok satan yazarı
“Legrand her sayfada ayrı bir büyü yaratmış. Kusurları olduğu kadar zeki ve
coşkulu kahramanlar başımı döndürmekle kalmayıp her sayfasında beni heyecandan
soluksuz bıraktı. Öfkelidoğan patlamaya
hazır bir bomba gibi ve bir o kadar da baş döndürücü!”
― Mary E Pearson, Remnant Serisi, Aldatıcı
Öpücük ve Hayata Uyanmak, Jenna Fox Chronicles 1 serisi ile New York Times’ın
çok satan yazarı
“Daha ilk sayfasından itibaren Claire Legrand’ın Öfkelidoğan’ı okuyucuları
büyüleyerek entrikalarla dolu hayali bir dünyaya çekiyor. İki güçlü kadının
verdiği muhteşem savaş şiddetlenerek çarpıcı sonuçlarla iç içe geçiyor. Öfkelidoğan sizi soluksuz
bırakmakla kalmayacak, daha fazlasını okumak isteyeceksiniz!”
― Lisa Maxwell, The Last Magician ile New York
Times’ın çok satan yazarı
“Bin yıllık bir döneme yayılan hikâyesiyle, Legrand bizlere zengin bir büyü
ziyafeti sunuyor. Öfkelidoğan mistik
varlıklar, acımasız güç savaşları ve ihtişamlı sinematik anlatımıyla
ayaklarınızı yerden kesecek.”
―Traci Chee, Sea of Ink and Gold serileri ile New
York Times’ın çok satan yazarı
“Öfkelidoğan unutulmaz bir epik
roman. Çok geçmeden iki güçlü genç kadının bu canlı, eşsiz fantastik dünyadaki
hayatta kalma savaşı ile büyülendim. Kesinlikle okunması gereken bir kitap!”
―Amy Tintera, Ruined serisi ile New York
Times’ın çok satan yazarı
Sibel
Genelde bu kadar övülen kitaplardan korkarım ama bu sefer
hayal kırıklığı olmadı.
Gül
Güzel bir seri başlangıcı.
Sibel
Tüm epik fantastiklerde olduğu gibi bu kitapta da başlarda
oluşturulmuş yeni dünyaya, tarihine, coğrafyasına, tanımlarına uyum sağlamakta
ve anlamakta zorlandım. Ancak bir kere alıştıktan sonra kitap su gibi aktı
gitti. Bunun dışında özellikle zaman farkı başlarda aklımı kurcaladı okurken.
Elbette başından itibaren bu durumla ilgili bir teorim vardı ki ancak kurgudaki
bir açıklamadan sonra ‘hah tamam şimdi oldu, düşündüğüm gibiymiş’ diyebildim (açıklayamıyorum zira
çok pis spoiler olur).
Hikaye iki farklı zamanda iki farklı kadın karakterin (Rielle
ve Eliana) hikayesi şeklinde kurgulanmış. Bölümler bir Rielle’in bir Eliana’nın
hikayesinden oluşuyor ki inanın her iki hikayede kitabın başından sonuna kadar
aynı hızlı tempoda ilerliyor ve sizi heyecan içinde sonraki sayfayı çevirmeye
zorluyor. Umarım Salon Yayınları serinin 2.kitabını çıktığı zaman (yurtdışı
beklenen çıkış tarihi 2019 diyor =( ) en kısa sürede bizimle buluşturur.
Kitapla ilgili tek eleştirim Salon Yayınlarına olacak. Ben
okurken imla kurallarına çok uyarım. Virgülde bekler, noktada dururum =D Aynı
şekilde metin paragraf başına geldiyse hikayenin gidişatında bir değişiklik
olduğu beklentisi içine girerim. Yani biraz önce okuduğum son cümle ile o
kısımdaki anlatılanlar bitmiş yeni bir konuya girilecek diye düşünür ve o
beklenti ile okumaya devam ederim. Bu paragraf başları ayrı bölüm oluşturmuyorsa
kitaplarda ya biraz boşluktan sonra başlar ya da araya minik bir sembol vs
konur (en azından ben öyle biliyorum). Bu kitapta da bu şekilde paragraf
aralarına minik bir Taç sembolü konmuş. Buraya kadar sorun yok. Ancak o Taç
sembolünü sanki PC başına bir çocuk oturmuş da kafasına göre, canı nereye
isterse koymuş gibi bu kitapta. Son cümleyi okuyorum, bitiyor bakıyorum Taç.
Hah diyorum bu konu burada bitti yeni bir kısma geçiyoruz. Amaaaa tabi ki de
öyle olmuyor kesilen bir durum yok konuşmalar kaldığı yerden devam ediyor. Aman
sen de takıldığın şeye bak diyebilirsiniz ama başta da dediğim gibi her
seferinde saf gibi böyle bir beklentiye girince bir süre sonra bu durum benim
acayip canımı sıktı ve okuma hızımı düşürdü =D
Gül
Sibel benden önce okuyup beğenince okudum kitabı.Gayet güzel
ve akıcı ilerliyor hikaye.Ve Sibel’in spolier dediği şeyi biraz biraz anladım, aslıda başını dikkatli okursanız ipucu veriyor yazar. Umarım Salon Yayınları
batmaz da serinin devamını okuruz. Taçlara takılmadım ben =D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder