J.A. Redmerski – Kara Kurt
“Redmerski yine aklınızı
başınızdan alacak!”
–USA Today
“Kara Kurt okurlara yine karanlık
ve tutkulu dolu bir macera vadediyor.”
–NY Times
“Redmerski, Katiller Çetesi’nde çıtayı hep
çok daha yükseğe koyuyor.”
–Publishers Weekly
Katiller
Çetesi’nde heyecan
Kara Kurt’la devam ediyor…
Nora’nın ortaya çıkardığı sırların ardından, Niklas ve Victor arasındaki iş
arkadaşlığı da kardeşlik de derinden sarsılmıştır. Fakat Niklas her şeye rağmen
yalnızca kendisinin başarıyla yerine getirebileceği düşünülen bir görev için
İtalya’ya gitmeyi kabul eder. Çünkü bunu kardeşinin ihanetine karşı bir
merhamet –ya da bir intikam – fırsatı olarak görmektedir. Öte yandan Niklas’a
İtalya’da Izabel ve çetenin yeni üyesi Nora da eşlik edecektir. Gelgelelim
İtalya’da Birlik’in düşündüğünden çok daha zorlu bir süreç yaşanacak ve çete
üyeleri hiç beklenmedik olaylarla yüzleşip zor kararlar vermeye mahkûm
edileceklerdir.
SibelJ.A. Redmerski – Kötülük Tohumları -Katiller Çetesi Serisi 4
Hala keşke 3.Kitap Kuğu ve Çakal hiç olmasaydı diyorum.
Gül
Kuğu ve Çakal dan beri komedi kitabı olarak okuyorum
Sibel
İlk iki kitabı dark romance olarak okuyup beğenip 3.kitapta
yazarın bu bir suç,gerilim kitabı demesinden sonra seri benim için komedi
halini almıştı.4.kitapta olayı biraz toparlamaya çalışması ne yazık ki bir
önceki kitapta yazarın söyledikleri yüzünden her şeyi gölgede bırakmıştı benim
için.Aynı durum bu kitap için de geçerli oldu.Yazarın o iddiası olmasa aslında
bu 5.kitap o kadar da kötü değil (Izabel hariç,o hala aynı salaklıklara devam
ediyor). Ama işte hikayeyi dark romance mantığı ile değil de suç,gerilim,polisiye
mantığı ile okuyunca insan çoğu şeye gülmeden yapamıyor.Mesela 3 kişiyi
öldürüp, yerde sürükleyip,sadece oluşan
küçük kan damlalarını minik bir bezle temizlemeleri falan gibi =D Ya da
baktılar 50 bin dolarla dükkan dönmeyince yeni işleri 3 milyon dolara yapmaları
gibi =p
Bir de şöyle bir durum var.Serinin ilk dört kitabında Victor
veya Niklas’ın yaşı sanırım hiç açıkça söylenmemişti ya da ben
hatırlamıyorum.Ama aklımda,hayalimde olan hep 35-40 yaş aralığında olmuş
olacakları idi.Ancak bu kitapta Niklas 24 yaşında olduğunu söylüyor.Bu durumda
Victor’da 26 yaşında oluyor ki serinin en başında 24 yaşındaymış.Bu da bana
çoooook saçma geldi doğrusu (herşey mantıklı bu mu saçma deme Gül pls… ) Amaaaa
yine kitapta bir iki yerde Niklas Victor ile Izabel’in kendi yaş grubundan 25
lik gençlerle takılmasını mı kıskanıyorsun gibi şeylerle dalga geçiyor ki
Victor 26 yaşında olsa bu da saçma bir söylem oluyor.O zaman ben acaba çeviride
ya da baskı sırasında Niklas’ın yaşı 34 yerine 24 mü yazıldı diye düşünmeden
edemiyorum…
Heee bir de Gül’ün serinin Kötülük Tohumları kitabında örgüt isimlerinin saçmalığı ile ilgili bir tespiti vardı.Bu kitapta da aynı şeyi yapmışlar ve okuyunca direk Gül aklıma geldi ve bastım kahkahayı. Devletin gizli örgütünün adı ‘Özel Çalışmalar Bölümü’ =D =D
Gül'ün yorumundan sonra not : Gül 30 saniye olayını bana söylediğinde 'eeee ne var yazar gerçekçi yazmış işte' dedim mi dedim =D =D
Spolier
Bak cidden cidden spolier
Gül
Şimdi biz Victor un yaşını 30 ların sonu gibi düşündükse bu
tamamen Sarai'nin suçu, ilk kitaptan buldum getirdim.
Eh 24 yaşında adama bakıp 30 larının sonunda gibi gözüküyor
derse bizde onu anlarız .Sarai bu , yapabilir.Victor'da nede olsa tetikçi zor
hayat erken yaşlanmış olabilir =)
Ama ya yazarın ya da çevirmenin sayılarla ilgili bir sorunu
var sanırım.
"30 saniye nedir anacım " diye düşünürken ,bir de Nora’nın İzabel'e Victor'un yatakta nasıl olduğunu sorması ,kardeş oldukları için Niklas'ın
nasıl olduğunu anlayacağını söyleyince bende hepten filim koptu o kadar güldüm
ki gözümden yaş geldi .Genelde Ephesus'un çevirileri kötü olmuyor bence bu
sayısal karmaşa yazar kaynaklı.
Bu kitapta ne öğrendik; fiyatı yükseltmişler güzel ama hala
beceriksizler.Görev neydi ?
1)
Kadını kaçır ---> öldü
2)
Kızı getir --> Uçmuş
bu diyip geride bıraktılar.( Salak İzabel'e uyup )
Kısaca yapmaları gereken hiçbir
şeyi yapmadan üstüne 1 milyon dolar kaybederek geri döndüler , yakında
batacaklar benden söylemesi.
Özel Çalışmalar bölümü içindeki
ajanlar beni benden aldı,yazar belli ki karakterlerinin iç yüzlerini göstermek
istiyor ama çok saçma sapan şekilde yapıyor bunu.
Bu seriyi okurken Brezilya dizisi seyrediyor gibi hissediyorum kendimi ,aşırı duygusal ,sürekli yüksek sesle konuşan insanlar ,kurgu, nedense bana bu hissi veriyor .Yani böyle Fernando ' nun bir yerden çıkıp "Manuela ben meyve veremeyen bir ağacım " demesini bekliyorum .Gerçi bu kitapta Victor' un da meyve veremeyen ağaç olduğunu öğrendik ayrı =D
Not :Bu Videoyu izledikten sonra aklına takılan olabilir " Fernando meyve verebiliyormuş" diye Annesi ya da ilk karısı yalan söylemişti sanırım .Çok sene oldu o kadarını hatırlamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder